25 Ağustos 2013 Pazar

07.05.2013 - Salı



bir buğulu pencereden bakarsın hayata.. gözlerinden düşen insanları
seyre dalarsın.. birbir düşer seyre dalarsın da; acı verir her biri, bir
parçanı da onlarla akıtırsın..gidenlerde senden eser kalmaz..kalan sende eski
senden eser bırakmaz..üzüntülerimiz, kırgınlıklarımız,düşlerimiz, veya
sevdiklerimiz..hepsini toplasan beş kuruş eder mi acaba..
...

durmam artık
bu gözlerimi yaşlandıran buğulu penceresi önünde.. ne bu kuru saksıdaki saçaklı mor çiçek
bağlar, ne de yol ettiğin şu penceremin önündeki kaldırım sebebim olur seni son kez
görme isteğime..durmam..duramam..

sormam.. sorgulamam.. bir tek kırıntısını sorgulayamam aşkının..ne ben sevebildim
adı aşk denecek kadar.. ne de bu sevgiyi hak edebildim sen benimsin diyecek kadar..
penceremin buğusuna çizerim ismini.. yanına karalarım beceremediğim sevginin
iki kelimesini...

anlayamadığım dilini, çözemediğim bir gurbetteyim şimdi.. çepeçevrenlemiş insan sesleri
ben duyamıyorum..ben anlayamıyorum.. bakıyorum.. dalıyorum.. adına sen diyorlar buralara..
her yerde seni arıyorum, bulamıyorum.içimde bir sen buluyorum..benden çok uzak bir yerde
.. işte o kadar uzak, dağların arkasında.. gözlerimden sen düşecek oluyor..sendeki olmayan
'ben' de hak bulamıyorum..

ne gecesi ayazlanan bir yalnızım artık ne de aşkının sarhoşluğunun
başına vurmuş bir Leyla.. ben sevemedim.. ben beceremedim sevdim diyecek kadar
seni.. en büyük hata sendeydi belki ama.. belki de sen hak etmedin bendeki seni..


ve ben giderim ardı buruk kesik kesik bir el sallanır durur arkamdan..
ve sonra sen gidersin kendimi el sallarken bulurum arkandan..!

10 Ağustos 2013 Cumartesi

22.04.13' - Pazartesi

yağmurlu bir günün ardından, güneş batmak üzere.. her yerde parça parça karanlıkların toplaştığı ve penceremden bunları izlerken döküyorum şu mısraları...
dışarıda günlük işlerin telaşı sürerken, gönlümde bir burukluk ve terkedilmişlik müebbet yemiş. üzülmeye dahi karar veremiyorum, yaşanmışlıklara..
ben ne diyeceğim...
ne diyeceğimi bilemezken hayat devam ediyor, benim filmimim koptuğu yerden..
hüzün... bir filiz baş göstermesin yüreğimde.. bütün mutluluklarıma bedel ve birbir çağırıyor geçmişten kırgınlıklarımı, hüzünlerimi, acılarımı.. dışarıda yağmur taneleri birbir inmeye başlıyor tekrar. günün onca tozunu, toprağını üzerinde barındırmış ağaç yapraklarının, üzerinden kayıp gidiyor. yağmur taneleri.. bir yağmur tanesi isterdim, belki bir fırtına yahut tufan.. onca yaşanmışlıkların üzerimdeki tozunu toprağını savuran.!

24.04.13'

öylesine savuramıyorum kelimeleri, öylesine elimin tersiyle itemiyorum yaşanmışlıkları ... her bir yaşanmışlık biraz daha alevlendiriyor intikam diye adlandırılan hislerimi.. canım acıyor..canım yanıyor... yandığım kadar yakmak istiyorum.. yakacağım ne bir eksik ne bir fazla. olduğu kadar.. yaktığı kadar.. dönüyorum ve soruyorum; ben böyle miydim? böyle yapmak ister miydim?
 ...

        ah ne kadar canım yanmış meğer ki, yaktığı kadar yanıyorum hala. ve beynimde bir tutam kor... alevleniyor düşündükçe ben seni. sinirlenmeye başlıyorum ve kanını akıtıp içerken buluyorum kendimi...

        an ve an çığlıklar yükseliyor.. sessiz direnişlerim vardı eskilerde.. şimdi ise dibe itiyorum onları. alevlendikçe çığlığa vuruyorum kendimi...

        her şeyden vazgeçecek oluyorum. fakat yandığım kadar yakmaktan alıkoyamıyorum hiçbir zerremi..

        'sen' diyorum son olarak...
'sen' diyorum..
'geçmiş' diyorum.. 'geçmişim' diyorum..
'aslında hiç geçmeyecek' diye ekliyorum...