23 Eylül 2013 Pazartesi

23.09.13'

bende aradığını bulamazsın
istediğin de verilmez  benliğimde..
tek hecedir
yokluğunun sığdığı bunca büyük aleminde
'git' dedim
'bir daha dönmemek üzere!'

25 Ağustos 2013 Pazar

07.05.2013 - Salı



bir buğulu pencereden bakarsın hayata.. gözlerinden düşen insanları
seyre dalarsın.. birbir düşer seyre dalarsın da; acı verir her biri, bir
parçanı da onlarla akıtırsın..gidenlerde senden eser kalmaz..kalan sende eski
senden eser bırakmaz..üzüntülerimiz, kırgınlıklarımız,düşlerimiz, veya
sevdiklerimiz..hepsini toplasan beş kuruş eder mi acaba..
...

durmam artık
bu gözlerimi yaşlandıran buğulu penceresi önünde.. ne bu kuru saksıdaki saçaklı mor çiçek
bağlar, ne de yol ettiğin şu penceremin önündeki kaldırım sebebim olur seni son kez
görme isteğime..durmam..duramam..

sormam.. sorgulamam.. bir tek kırıntısını sorgulayamam aşkının..ne ben sevebildim
adı aşk denecek kadar.. ne de bu sevgiyi hak edebildim sen benimsin diyecek kadar..
penceremin buğusuna çizerim ismini.. yanına karalarım beceremediğim sevginin
iki kelimesini...

anlayamadığım dilini, çözemediğim bir gurbetteyim şimdi.. çepeçevrenlemiş insan sesleri
ben duyamıyorum..ben anlayamıyorum.. bakıyorum.. dalıyorum.. adına sen diyorlar buralara..
her yerde seni arıyorum, bulamıyorum.içimde bir sen buluyorum..benden çok uzak bir yerde
.. işte o kadar uzak, dağların arkasında.. gözlerimden sen düşecek oluyor..sendeki olmayan
'ben' de hak bulamıyorum..

ne gecesi ayazlanan bir yalnızım artık ne de aşkının sarhoşluğunun
başına vurmuş bir Leyla.. ben sevemedim.. ben beceremedim sevdim diyecek kadar
seni.. en büyük hata sendeydi belki ama.. belki de sen hak etmedin bendeki seni..


ve ben giderim ardı buruk kesik kesik bir el sallanır durur arkamdan..
ve sonra sen gidersin kendimi el sallarken bulurum arkandan..!

10 Ağustos 2013 Cumartesi

22.04.13' - Pazartesi

yağmurlu bir günün ardından, güneş batmak üzere.. her yerde parça parça karanlıkların toplaştığı ve penceremden bunları izlerken döküyorum şu mısraları...
dışarıda günlük işlerin telaşı sürerken, gönlümde bir burukluk ve terkedilmişlik müebbet yemiş. üzülmeye dahi karar veremiyorum, yaşanmışlıklara..
ben ne diyeceğim...
ne diyeceğimi bilemezken hayat devam ediyor, benim filmimim koptuğu yerden..
hüzün... bir filiz baş göstermesin yüreğimde.. bütün mutluluklarıma bedel ve birbir çağırıyor geçmişten kırgınlıklarımı, hüzünlerimi, acılarımı.. dışarıda yağmur taneleri birbir inmeye başlıyor tekrar. günün onca tozunu, toprağını üzerinde barındırmış ağaç yapraklarının, üzerinden kayıp gidiyor. yağmur taneleri.. bir yağmur tanesi isterdim, belki bir fırtına yahut tufan.. onca yaşanmışlıkların üzerimdeki tozunu toprağını savuran.!

24.04.13'

öylesine savuramıyorum kelimeleri, öylesine elimin tersiyle itemiyorum yaşanmışlıkları ... her bir yaşanmışlık biraz daha alevlendiriyor intikam diye adlandırılan hislerimi.. canım acıyor..canım yanıyor... yandığım kadar yakmak istiyorum.. yakacağım ne bir eksik ne bir fazla. olduğu kadar.. yaktığı kadar.. dönüyorum ve soruyorum; ben böyle miydim? böyle yapmak ister miydim?
 ...

        ah ne kadar canım yanmış meğer ki, yaktığı kadar yanıyorum hala. ve beynimde bir tutam kor... alevleniyor düşündükçe ben seni. sinirlenmeye başlıyorum ve kanını akıtıp içerken buluyorum kendimi...

        an ve an çığlıklar yükseliyor.. sessiz direnişlerim vardı eskilerde.. şimdi ise dibe itiyorum onları. alevlendikçe çığlığa vuruyorum kendimi...

        her şeyden vazgeçecek oluyorum. fakat yandığım kadar yakmaktan alıkoyamıyorum hiçbir zerremi..

        'sen' diyorum son olarak...
'sen' diyorum..
'geçmiş' diyorum.. 'geçmişim' diyorum..
'aslında hiç geçmeyecek' diye ekliyorum...

25 Mayıs 2013 Cumartesi

22.04.13'



geride bıraktıklarımız...

geride bıraktıklarımız, yahut bırakmak zorunda kaldıklarımız... 'yeni bir sayfa açtım hayatıma' dediğin anda; geride bıraktıklarımız ve bırakmak zorunda olduklarımız kalır, adı 'geçmiş' olan yakanı bırakmayacak o lanet gerçek..

acaba gerçekten geride mi bırakıyoruz, yoksa en gerilerinde biz mi kalıyoruz? bilinmez ama.. nefes aldığın sürece gırtlağına yapışmış bir vaziyette yaşayıp gideceğin gerçeğinden de kurtulamazsın.

hiç bir şey geride kalmaz , hiç bir şey geride kalmıyor.
...
herşeyi tutup bir kenara fırlatmak istersin, fakat yinede elinin tersiyle itmiş olmazsın...

bir hafıza kaybı herşeyi çözebilir eminim.. ya da bir şuursuzluk belirtisi.. herşeye yeniden başlarsın.. belki başlamadan da toprağa karışırsın.. 'unuttum' dersin..... 'hatırımda hiç yok' dersin.... 'hiç birşey kalmadı şu beynimde ve yüreğimde' ... ah ne kadar güzeldir, hatırında hiç bir şeyin nüksetmemesi.. yüreğinde kırıntıya dahi rastlanılmaması..

Geçmiş; geride bıraktıklarımız ve bırakmak zorunda kaldıklarımız, belkide en gerilerinde kendimizi bıraktıklarımızdan ibaret..

6 Nisan 2013 Cumartesi

herşey bir yağmur sonrası gibi parçalı bulutlu..



...özlemin soğuk duvarları yükselirken penceremden.. söyle o pervasızca yaşayan yüreğine: 'bu kadar özlenirken nasıl sağır kalabiliyor?' benim özlemime can dayanmıyor..

şimdilerde mısralarım buğulu.. herşey bir yağmur sonrası gibi bir parçalı bulutlu..
gölgen düşse düşlerime, sarılacakken buluyorum kendimi.

15 Mart 2013 Cuma

gitmemelisin

kalmasını beklemeyeceksin.. 'kal' diyeceksin..
     
      'kal' demesini bilmiyorsan hiç beklemeyeceksin..


10 Mart 2013 Pazar

sen de buluyorum


her duygunun sonunda kendimi sende buluyorum. bir isim koyamıyorum bu son durağa.. bir serzeniş bir hüzün boğuyor sen dolu gözlerimi. Özlem kısa alır aşka hiç benzemez.. ben kelimelerin kifayetsizliğinde özlüyorum seni. aslını anlatamasa da yine de aşığım galiba. Aşığım ve dibe çekilmiş bütün sözlerim. ben diyemedim, diyemiyorum, diyemeyeceğim. diyemeyeceğim de. ben mutsuzum, ben çaresiz bir umutsuzum. 

/ben aslında yapayalnız.. bir sensizim.

7 Mart 2013 Perşembe

" mutlu musun? "



Şimdilerde iki satır dönüyor hesapsız cümlelerimde. mutluluk uzak kalmış, gün geçtikçe içerleniyor sessiz bir ney fısıldısı sanki. yelkovanla akrep ardı ardını kovalarken, saatler suskun, zaman aleyhimize işlemekle meşgul... pişmanlıklar savruluyor yıldız misali gökyüzünden. bir akıllanmışlık dem vuruyor kapı eşiklerime. düşlerimde savruluyor gülüşün... sarpa sarıyor onca kurulmayı bekleyen hayaller. gecekondu mahallesini inleten bir ninni oluveriyor, şimdilerde dönen iki satır. yağmur olup düşüyor avuçlarıma.. rüzgar olup savruluyor saçlarımın arasında.. bir gurbet hasreti tüttürüyor gözlerimde. yüreğim içerlenecek oluyor, dilim 'sus' deyiveriyor ardından.

"mutlu musun?" sözleri iniliyor, gecesi ayazlanan nemli gecemde. soba ateşi alev almış, koydum çayı üstüne.. üzerine al bütün pişmanlıklarını, özlemlerini..
kalk!
gel!
iki lafın belini kıralım.. karşılıklı oturalım,
sen anlat...
ben, dinlemiş gibi yapıp, uzaklara dalayım.. kendimi ele vermişliğinin esir kaldığı, hüzün dolu gözlerinde...

Kaybolayım.

5 Mart 2013 Salı

bir gün,
elini ayağını çekeceğin zamanlar çalar kapını
onun için diyorum;
fazla yerleşme
yerleştirme hayatına insanları.

4 Mart 2013 Pazartesi

gurur tablosu


gururum idam sehpasındaki mahkum gibi asi...
bırakıp gitmişliğinin ardından ağlayamam..
ne zaman buğulansa özleminin demindeki gözlerim, enseme yapışır gururum.. anarşist duygular baş gösterirken filizlenecek umutlarıma..
ne özleyebiliyorum utancımdan.. 
ne de geriye bakınabiliyorum gururumdan.. 
özlemek dem vururken asi isyanlarıma.. 
gurbet hasreti çektirecek oluyor gururum bana. 
sen, 
benden giderken, karşılığında da 
bir benden gidiyorum bende. 
serzenişlerim bir kıyı kadar sessiz kalıyor özlemimin yanında.. 
hiçbir şey bırakmıyorum yerli yerinde, 
dağıtıyorum ucu bucağı görünmeyen hasretimi.. dilime tercüman bulamıyorum, 
susup kalıyorum.. 
kelimeler yetmiyor.. 
ne bir bakışta bulabiliyorum cevabımı, 
ne de 
bir sessizlik yanıtlıyor cevapsız sorularımı.. 
özlemek...
bulamıyorum cevabını... 

susarken özlemek.. 
en iyi bildiğin sorunun cevabına öylece nokta koymakmış 
bir sonraki soruyu es geçerek bir daha geri dönmeyerek.. 
asi olmakmış, 
yalnız fırtınalar süslü kara bulut kaplı gecelerde.. 
belki bir gün ben olurum 
kendimi bulurum 
ya da bir taburede asılı dururum 
ama 
hiç bir zaman ölmez şu acımasız kansız gururum!

özlüyor olabilirim



bugün günlerden pazartesi ve ben seni çok özledim değil.. bugün günlerden bilmem ne, ama ben hep seni özledim..
Özlüyorum ve güneşi arkama alıp terk ediyorum ucu bucağı gözükmeyen bir yola giriyorum.. her adımda güneş arkamda kalıyor..benliğimi ise ta gerilerde bırakıyorum..
benden bir kırıntı kalmıyor..
dizlerime kadar uzanan boylu boyunca gölgemde, tek bir kırıntıya dahi rastlanmıyor..
benliğim geride terkedilmişçesine dururken, yanıma hüzünlerimi alıyorum bütün kararlılığımla.. her adımda çökerken üzerime sensizliğin zifiri soğuk yalnızlığı, ben vazgeçmiyorum bu yoldan.. devam ediyorum her yanımı sarmış karanlığa isyan çıkartarak..
çığlıklarımı duymaz oluyorum..
gözlerimden akan yaşı görmezden geliyorum..
yüreğim çığlık çığlık serzenişteyken,
ben...
hala seni özlüyorum..
gözlerim arkada kalıyor buğulu buğulu,
ben...
yine seni özlüyorum..
aslında ne kadar gitsem de yanımda bir parçada senden götürüyorum..uçsuz bucaksız yol yoruyor dizlerimi, ben nefes alamıyorum..nemli bir soğuk çöküyor gökyüzüne kalp atışlarım öteki tepeden duyuluyor.
yoruluyorum.
soluk soluğa kalıyorum..
ellerim dizlerimde çöküyorum..
gözlerim nemli ileriye bakınıyorum..
sisli nemli karanlık kirli bir gökyüzü yoruyor gözlerimi...
ben...
hala seni özlüyorum..
yağmur taneleri düşüyor her biri gözlerin sanki.. yakıp geçiyor nereye değse her bir zerresi.
kaçıyorum ..
bir sığınak arayışı içerisine giriyorum.. ne kadar  koşsam da bir asfaltlı yol nemli bir gökyüzünden başka hiçbir şey göremiyorum..
yolun başında ta arkalarda sen..
gözlerim seni izliyor..
ne yapsam da ben hala seni özlüyorum..

24 Ocak 2013 Perşembe

mesela ben hiç özlemeyeceğim...çünkü özleyecek kadar sevmeyeceğim.